Tam istihdam kapitalizmin, barış TC'nin kabusudur
Garip işler oluyor. Garip işler yapılıyor durmaksızın.
İstanbul Zeytinburnu-Kazlıçeşme taraflarında, her merdivenin
altında bir tekstil tezgâhı varken oralarda dolaşanlar garip bir şey görürdü:
Işıklı işçi arama tabelaları: “Overlokçu, romeyözcü, son ütücü… ler aranıyor!”
Işıklı tabela, yani öyle bir iş yeri ki, hep işçi ihtiyacı
var. Öte yandan İstanbul’da yüzbinlerce insan iş arar, binlercesi de tekstil
sektöründe ekmek peşindedir işsizlerin. Tabela tabii ki sektördeki dinamizmi
filan göstermez, tabela “eksik istihdam”ın kapitalistik bir kurum olduğunu
gösterir. İşe alınan ne zaman
atılacağın, işsiz olan da ne zaman işe alınacağını bilemeyecektir. Televizyon
sineği iktisatçılar, politikacılar, sosyologlar durmadan bir şeyler konuşur
durur, çareler, stratejiler filan uydurur durur, ama işin özü açıktır: Tam
istihdam kapitalizmin kabusudur, eksik istihdam da can simidi. Bileceksiniz
işte, emek rekabetinden sermayedarın karlı çıkmasının ideal yolu, emek arzının
karın tokluğuna razı olacak halde tutulmasıdır. Işıklı tabelayla işçi aramak,
işsizliğin kurallaştırılmasının en parlak delillerinden biri.
Geçen hafta boyunca garip bir şeyi tartıştık, garip bir
kanun ve garip maddeler. Özetle, “şehitlik” yasası, diyelim. Buna göre sadece
güvenlik görevlileri değil, sadece üniformalılar değil, sadece “savaşma” görevi
olanlar değil, işte, çatışmalarda, bombalar patladığında filan canlarını
kaybeden siviller de “şehit” sayılacak. Mesela Uludere mazlumları. Mesela,
söylendiğine göre, ailesi başvurursa, suikastla canını yitiren Hrant Dink şehit
sayılabilecek.
Hemen belirtelim: Şiddet olaylarından, çatışmalardan,
patlamalardan, saldırılardan zarar gören yurttaşların tamamı, devletten hesap
sorma hakkına sahiptir. Bunun için genel idare hukuku prensipleri ve tazminata
ilişkin kurallar yeter de artar bile, ayrıca bir yasaya filan da ihtiyaç yok.
Yasa bir boşluğu filan doldurmuyor, AK Parti hükümetinin iki yıldır giderek
yükselttiği popülist-milliyetçi söylemi pekiştiren yeni bir işlemden başka bir
anlamı yok.
Bu yasa tekstil sektöründeki “ışıklı tabela”yla aynı işi,
işlevi görüyor: Ölme ve öldürme, bu ülkenin temel hali ve öyle kalacak
deniliyor bizlere! Yetvart Danzikyan’ın güzel tanımıyla: Operasyon toplumu: herkes terörist, herkes şehit!
O zaman bağlayabiliriz: Önemli olan olguların, olayların,
işlemlerin dilidir, işin öznelerinin ağzından çıkan laflar değil. O laflar
zaten olguları, olayları, işlemleri örtmekten başka hedef taşımazlar çoğu
zaman.
Eksik istihdam nasıl kapitalizmin can damarıysa, tam
istihdam nasıl kabusuysa, “eksik güvenlik” de, barışçı ortam da Türkiye
Cumhuriyeti’nin can damarıdır; tam güvenlik, barış da kabusu. Ben söylemiyorum,
bu kanun söylüyor.
İki nedeni var bunun, biri tarihten, biri seçilen gelecekten kaynaklanıyor: Tarihsel olarak "olağanüstü hal" koşullarında, "olağanüstü hal hukuku"nu, yani "istisna hali"ni esas alarak doğdu. Şimdiyse otoriteryen neo-liberal muhafazakarlığı gelecek olarak seçti kendisine. "Güvenlik devleti" yani, vatandaş için güvenlik olmayan ortam, bu siyasal seçimin ruhunun gereği.
İki nedeni var bunun, biri tarihten, biri seçilen gelecekten kaynaklanıyor: Tarihsel olarak "olağanüstü hal" koşullarında, "olağanüstü hal hukuku"nu, yani "istisna hali"ni esas alarak doğdu. Şimdiyse otoriteryen neo-liberal muhafazakarlığı gelecek olarak seçti kendisine. "Güvenlik devleti" yani, vatandaş için güvenlik olmayan ortam, bu siyasal seçimin ruhunun gereği.
Yorumlar
Yorum Gönder