"Ama onlar adli. Hem kendi aralarında kavga da etmişler" türünden savunmalarla ne aklanacak? Ne gizlenecek? Hiç. Kibirli ve küstah bir hegemonya ve ona teslim olmuş, onun tarafından klonlanmış zombi yurttaşlığın gürültücü, kıt aklına teslim olmayacaksak, hiçbir şey aklanamaz, gizlenemez.
Bu biraz eski bir yazı, Eylül 2011'den. Fazla eklenecek bir şey yok.
***
Cezaevlerinden ve aralardaki yollardan kötü, çok kötü haberler geliyor.
Ne oluyor sorusu, başka bir soruya götürüyor: Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kaç iç savaş yaşanıyor?
Devletin Kürtlere uygun gördüğü yeri ve hali Kürtlerin beğenmemesinden kaynaklanan son isyanı (PKK kalkışmasına "İsyan" adını ben koymadım, eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel koydu) saymayalım, en az bir tane daha var görünüyor, yakından bakınca sayı ikiye, üçe çıkabilir, az uzaktan zaten her yan yangın yeri.
Geçenlerde bir siyasetçi, galiba Selahattin Demirtaş, "Savaşın bile bir hukuku olur" demişti. Savaşın bile bir hukuku olur mu emin değilim, ayrıca tartışmak gerekir, ama Türkiye'de hukukun bir savaş aracı olduğu tartışma götürür gibi değil.