Hedefimiz karakolsuz barış değil mi?

Lice’den kara haberler geliyor. Eyvah ki ne eyvah.
* * * 
Kürt’ü şöyle ya da böyle ama muhakkak yok etmek isteyenler dışında, kim barış sürecini nefesini tutarak, yutkunarak, inancına, meşrebine göre dilekler, dualar, niyazlarla izlemiyor ki? En eleştirel bakanlar bile, içten içe derin bir umutla hop oturup hop kalkmıyor mu, aman bir kaza çıkmasın, aman ecinniler işe karışmasın diye? Türkiye’nin, Kürdistan’ın yaşamın altın çağındaki fidanlarının toprağa düştüğü, o toprağın üstündeki insanın, ahlakın ve cümle mahlukatın çürümeye zorlandığı yıkıcı bir savaştan, bir mümkün barışa doğru yol alırken başka nasıl davranılabilir?

İşte gönlü barışta olanlar, “Ne aldın, ne verdin” vesvesesine düşmeden, tarafların, elleri tetikte olanların asabiyesini daha fazla kanırtmadan, dilleri döndüğünce söylemeye çalıştı:

Şahsi ilişkilerle yürüyen barış değil, hukuki çerçeveye, hukuki normlara ve hukuki formlara oturtulan barış, barıştır.



Ne yazık ki, hukuk talebine yanıt olarak, “Sürecin kefili benim, biziz. Başkası yapamaz, biz yaparız” sözünden fazlasını pek duymadık. “Her şey hukuki, merak etmeyin” nutuklarından ileriye çok hızlı gidemedik. Oysa çok çok hızlı gitmek gerekiyor, dağda yürüyenler kadar en azından hızlı gitmek gerekiyor. Oysa daha çok nutuklar duyuyoruz, o nutuklardaki, hem nutuk atmanın kendisinden hem atılan nutukların içindeki sorunlardan söz edenler, bağıra çağıra, sert sözlerle susturuluveriliyor.


 Oysa: Bir kişinin konuşup herkesin sustuğu barış barış değil, herkesin konuştuğu barış barıştır.

 Barış sürecinde “çekilme” başladığından beri hızlanan yeni karakol yapımları, geciken, sündürülen “hukuki açılımlar”la birlikte tehlikeli bir anlam ifade ediyor. Bir yanlış yol: Bize barış lazımsa, eldeki savaş çıkaran ve savaşın devamına ayarlı olan hukuku yıkıp, yerine yeni hukuku, barış hukukunu koymaya girişmeliydik. Oysa yeni karakol yapımına hız veriliyor. Bu kendi başlattığı sürece kendi inanmayan birinin tavrı olabilir ancak. Çünkü: Karakollarla korunan barış değil, karakol gerektirmeyen barış, barıştır.

* * *

Lice felaketi, dileyelim ki, barış yolunda herkese çok lazım olan akıl ve hukuk yolunu genişletmeye yönelik uyarı olur. (29 Haziran 2013, Radikal İnternet)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

12 Eylül bildirisinin tam metni

15 Temmuz darbe girişimi bildirisinin tam metni