Beyoğlu'ndaki tüm kitapçıların kapandığı gün
Pandora'nın feryadını duyunca hatırladım Vahan Usta'yı.
Sessizce gitti. Sessizce satardı kitaplarını. O duvarın ruhuydu, oyun o gün
bitti.
Anayasa Mahkemesi, kentsel dönüşümün ikiz yasalarından
ikincisinde bazı maddeleri iptal etti. Pek oralı olmadı kimse, “İşte hukuk.
Adalet kazandı” filan başlıklarıyla kısa bir süre, bir günün yarısı kadar bir
zaman içinde internet siteleri verdi haberi. O kadar. Karar hukuki miydi? Ne
kadar hukukiydi? Bakmamız gereken yer iptal edilen yerler miydi daha çok,
edilmeyen yerler mi ilgilenen olmadı. “Kentsel dönüşüm kötüdür” ezberiyle, “Kentsel
dönüşüm ne güzel, yeni evlerden alıyoruz” zevki arasında gidip geliyor her şey.
Bir de kasetler var. Kaset kaset üstüne yıktım iktidarı
türküsü çağırılıyor bir yandan, öte yandan kasetle gelmedik ki kasetle gidelim
manisi söyleniyor. Heyecanlı bir “süreç.” O kadar ki, “barış süreci”ne bile
ilgi yok; kan akmamış akmamış demek kimsenin umurunda değil.
Kentsel dönüşüme de ilgi aynı öyle: Birileri kovulmuş,
kovulmamış, mülkleri alınmış, alınmamış, alınacakmış, alınmayacakmış, kimsenin
umurunda değil.
Ama romantizm eksik değil.
Bir kitapçı, önemli, değerli bir kitapçı, Pandora “Avukatlar
ses versin. Dardayız” diye feryad ediyor. Anlaşılıyor. Kavulacak onlar da.
Dönüşecek kentte “kitap”çıya yer yok. Acı.
Ama bu kadar basit değil. Kötü adamlar gelip iyi adamları
kovuyor öyküsü yetmiyor olan biteni anlamaya. Anlamaya yetmiyorsa direnmeye,
mücadeleye, siyasete nasıl yetsin?
Vahan Usta Galatasaray Lisesi'nin duvarındaki tezgahından
kovulduğunda, Beyoğlu'ndaki bütün sahaflar/kitapçılar kapanmıştı aslında. O gün
ses eden olsaydı, diğer kitapçıların da sahafların da bir şansı olurdu, sadece
mevcutların değil, “olacakların” da.
Bir içli yazı hatırlıyorum, Enis Batur yazmıştı Cumhuriyet
Kitap’ta. Belediye’den bir çözüm bulmasını, Vahan Usta’ya bir istisna
yapılmasını isteyen, bunun için dil döken. Yazı kaldı ama arşiv olarak,
belediye bildiğini okudu, Vahan Usta gitti. Kentsel dönüşümün yeni modelinin kanunları
daha çıkmamıştı ama “kentsel dönüşüm” o gün yürürlükteydi ve işi yürütenler
kimin zayıf, kimin güçlü, kimin sahipli, kimin sahipsiz olduğunu iyi biliyordu.
Beyoğlu’ndaki kitapçılar ve kitapçılara değer verenler Vahan
Usta’nın yollandığı gün kaybetmişti oyunu. Mülküne değer verenlerin Sulukule
Romanları gönderildiği gün kaybettiği gibi.
Vahan Usta dedik, Vahan Amca olarak bir minik anekdottan
genelleme:
O modern, cafcaflı kitapçılar "yüzde X" indirimi
bilir. Vahan Usta okuyan çocuklara kitap vermeyi bilirdi: "Oku da getir
çocuk."
Helallik isteme yüzü olan var mı?
Yorumlar
Yorum Gönder