Kürt insanlığa dahil mi?
Hacı Lokman Birlik, Siyabend Zana |
IŞİD
kafa kesme, suda boğma, damdan atma gibi öldürme yöntemlerini
görüntüleyip yaymayı seviyor. Niye? Çünkü, Susan Sontag'ın
bildiğini o da biliyor: "Fotoğraf musallat olur." Zihne
çakılır. Zihne, ruha, kalbe. Tasallut eder. Tasallut altındayız
biz de.
Ulus
Baker bir keresinde, "Görüntü zihne saldırıdır"
demişti. Görmek, duymaktan, okumaktan ve sair bilme yollarından
farklı olarak, daha sert bir darbe üretiyor insanda. Zihinde.
Ruhta. Kalpte. Saldırı altındayız.
"Kör
olaydım da görmeyeydim" denilir ya . Hasan Hüseyin, deyimi
tersine çevirmişti: "Kör olma da gör beni." Şair,
vahşetin görülmesinden kendi insanlık anlayışına uygun bir
umut görmüştü: Belki, görmen seni de etkiler. Seni, katili.
Seni, katilin yaptığını görmek istemeyeni.
IŞİD,
görüntüleri savaşın bir parçası olarak kullanıyor, sistematik
biçimde. Görüntü, söz, ses, her tür bilgi, savaşın bir
parçası çünkü. Biliyor. Kafa kesiyor, suda boğuyor, damdan
atıyor, taşlıyor ve görüntülerini yayıyor. Böylece kendi
gitmediği, ulaşmadığı yere korkusunu salıyor. Korku salıyor.
Bu
IŞİD'in icadı değil. Daha dünkü çocuk o ve bugün var yarın
yok. Fakat IŞİD'e kızıp, onu vahşi bulup, onu bir şeyin
temsilcisi değil de saf terör örgütü sayıp söylenenler,
dillenenler, onun dün ortaya çıkmadan önce kullandığı
yöntemlerin ortada olduğunu bilmiyor gibi yapıyor. IŞİD'e bakıp
kendini temiz zannediyor olmalı.
Hacı Birlik'in babası, yengesi ve ağabeyi... |
IŞİD'in
korkuyu yayma yöntemi, bir mektuptur. Bir savaş mektubu: Bıçağım
sizin de boğazınıza uzanacak. Taşım size de değecek. Suya sizi
de sokacağım. Damdan sizi de atacağım. Savaş dilini
sembolleştirip kullanıyor mektubunda. Böylece Arapça ya da
Fransızca bilmeden anlıyorsunuz meseleyi.
IŞİD
mucidi değil bu işin dedik.
Saded:
Kanlı savaş mektupları yazma konusunda buralar da mümbit. 1984'ten sonra çok gördük bu mektupları. Yan yana dizilmiş gerilla bedenlerini devletin televizyonu dakikalarca gösterirdi. Gazeteler boy boy basardı. Özel televizyonlar kurulunca, bu devlet geleneğini devam ettirdiler bir süre. Sonra TV'ler gösterme yerine göstermeme yoluna gitmeye başladılar. O aralar kulak kesme haberleri yayılıp duruyordu. 1992'de zırhlı araca bağlanıp sürüklenen bir bedeni daha gördük. "İnsanlık sürükleniyor" diye Kürt medyası manşete taşıdı. "Kürt sürükleniyor" denilse, kimse ilgilenmeyece için Kürt'ün de insan olduğunu hatırlatma ihtiyacı duyulmuştu anlaşılan. Yine de "öte taraf"tan gören olmadı. Yalan denildi. İftira. O ölmüşü sürükleyenlere kimse bir şey sormadı zaten. Savaş bir yöntem, korkuyu salma bir savaş aracı olunca, savaşçısına ne desin onu savaştıran?
Saded:
Kanlı savaş mektupları yazma konusunda buralar da mümbit. 1984'ten sonra çok gördük bu mektupları. Yan yana dizilmiş gerilla bedenlerini devletin televizyonu dakikalarca gösterirdi. Gazeteler boy boy basardı. Özel televizyonlar kurulunca, bu devlet geleneğini devam ettirdiler bir süre. Sonra TV'ler gösterme yerine göstermeme yoluna gitmeye başladılar. O aralar kulak kesme haberleri yayılıp duruyordu. 1992'de zırhlı araca bağlanıp sürüklenen bir bedeni daha gördük. "İnsanlık sürükleniyor" diye Kürt medyası manşete taşıdı. "Kürt sürükleniyor" denilse, kimse ilgilenmeyece için Kürt'ün de insan olduğunu hatırlatma ihtiyacı duyulmuştu anlaşılan. Yine de "öte taraf"tan gören olmadı. Yalan denildi. İftira. O ölmüşü sürükleyenlere kimse bir şey sormadı zaten. Savaş bir yöntem, korkuyu salma bir savaş aracı olunca, savaşçısına ne desin onu savaştıran?
Yakın zamanda yine gördük. Bir Kürt genci katledilmiş. Hacı Lokman Birlik. Katledenler, bedenini araca bağlayıp sürüklüyor. Fotoğrafını çekip yayıyor. IŞİD dünkü çocuk, biz bu işi 1992'de de yapmıştık diyor. Mektup bu ya. Herkese bir diyeceği var: Fotoğrafa bakıp mutlu olanları hedefliyor bir yandan, bir yandan da fotoğrafa bakıp incinecekleri, üzülecekleri. İncinip, üzülüp ses çıkarmayacaksın. Kimsen yok senin, 1992'de de yaptık, ne oldu? Yine yapıyoruz, yine bir şey olmaz. Başbakan çıkmış "Kabul edilemez" diyor. Sonra? Hiç. Kim gözaltına alındı? Kim sorgulandı? Kim açığa alındı? Kim alınacak? Söyleyelim: Hiç. Kabul etmiyoruz de, geç. Dil çıkarsa yeri. Belki çıkardı da biz görmedik.
23 yıl önceden... |
Nerede
o dil? Nerede o dilin sahibi? Sürüklenen bedene karşı niye
sessiz? Soyulup atılan bedene?
"Konuştuk
ama anlamadı" mı demek bu?
Yoksa
bu mu kast edilen?
Bu
mektuplar, hepimize. Suruç mektubunun devamı bu mektuplar. Karar
verin diyor, ya bizim yanımızdasınız, ya da öldürülüp sürüklenenlerin.
Soyulup sokağa atılanların. Onlar terörist, biz iyileriz. İyi
öldürürüz. İyi sürükleriz.
Gönül diline çevirelim: Kalbinize korku salmak için varız biz. Yanımızda değilseniz bile, karşımıza çıkmayın. Çıkarsanız, işte sonuç.
Gönül diline çevirelim: Kalbinize korku salmak için varız biz. Yanımızda değilseniz bile, karşımıza çıkmayın. Çıkarsanız, işte sonuç.
Kürt'e
diyor ki, sen yalnızsın. "İnsanlık" diye bağırma
boşuna, seni oraya yazmıyoruz biz.
Kürt
olmayana diyor ki, Kürt yalnızdır, "İnsanlık" deyip
bulandırma ortalığı. İsterseniz siz de yanına geçin. İp çok
bizde.
"Bu
kabul edilemez" demek zorunda kalan devletlular, ya sonra? Demek
neyi kurtarıyor? Ekin Wan'ın bedenine saldıranları ne yaptınız?
Bunu yapanlar biliyor ki, hiç. "Hepiniz hiçsiniz" diyor
bunu yapan. Bunu yapan, hepimizi hiçlemek istiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder