Konuk yazar: Serdar Adanır, 4. Yargı Paketi'ne dair: Elinizi vicdanınıza koyduğunuzda...

Bu bir mektuptur. Serdar Adanır'ın bana yolladığı bir mektup. Radikal'de, dördüncü yargı paketine ilişkin çalışmam çıktıktan sonra geldi. Bana bir eleştiri bir yanıyla, asıl önemli yanıyla ise aslında bu küçük, gürültülü ama hiçbir sadre şifa olmayan paket hakkında sıkı bir eleştiri. Benim o yazıda yer almayan yönleri deşifre ediyor. Merakı olanlar için okumaya değer. Serdar Adanır'ın izniyle mektubu olduğu gibi aşağıya alıyorum.




Merhaba Ali bey,
4. yargı paketindeki düzenlemelere dair önemli bazı hususları dile getirmek istiyorum.

1-) 4.yargı paketi gereğince 'Kamu düzeni açısından açık ve yakın tehlikenin ortaya çıkmadığı durumlarda,suçu ve suçluyu övme fiili oluşmayacağını'belirtmektesiniz.Öncelikle belirtmek gerekir ki TCK 215.maddede düzenlenen 'suçu ve suçluyu övme' normu sadece kürtlere karşı ve 'sayın öcalan' ifadesinden dolayı uygulandı.Normalde yasa metninde 'sayın' ifadesini suç olarak değerlendirebilecek hiçbir ibare yoktu ama hakim efendiler müthiş bir yaratıcılıkla günlük bir hitap şeklini suç unsuru saydılar.Demek istediğim yasa metni pek bir anlam ifade etmez böyle hakimler ve o kararları onayan yargıtay oldukça.Ayrıca TCK 215.madde trajikomik bir şekilde Kürtler için çok da sorun değildi çünkü genelde 3-5 aylık cezalar verilir ve paraya çevrilirdi.Kürtler için ve Türkiye demokrasisi için en büyük tehlike her an her şekilde 'örgüt üyeliği veya yöneticiği' suçlamasıyla karşılaşmak ve uzun yıllar hapislik çekmektir.O açıdan TCK 215.madde çerez sayılabilir.Sorunun özünü teşkil etmeyen,öngördüğü ceza miktarı bakımından çok da bir caydırıcılığı olmayan,sadece 'sayın öcalan'davalarında karşımıza çıkmış bir düzenlemedir ve belirttiğiniz gibi değiştirilmesi yeni hiçbir durum yaratmayacaktır.Zira 'Sayın öcalan'ifadesinin suç teşkil etmediğine en son geçen aylarda Yargıtay karar vermişti zaten. Kanunun uygulamasına bir diğer örnek de 'biji serok apo' sloganı sebebiyle tüm kürtlere 3713 sayılı TMK 7/2 maddesi gereğince 'örgüt propogandası'fiilinden ceza verilmiş olmasıdır.Oysa ki sizin de gördüğünüz gibi söz konusu slogan tamamen 'suçu ve suçluyu övme' kapsamında değerlendirilebilecekken ve örgütsel hiçbir ima yokken yine müthiş hakimlerin yorumları sayesinde 'örgüt propogandası' olarak değerlendirilmiş ve cezalar verilmiştir.Neden mi? Çünkü propoganda suçunun cezası hem daha ağırdır ( 1 yıldan 5 yıla kadar) hem de kişiyi bu suçtan tutuklamak mümkündür.Hakimler bile bile yasayı çiğnedi,onu değil bunu uygularım dedi ve Yargıtay da onadı.Bu slogana dair verilen tüm propoganda cezaları sakattır,artniyetlidir.Namuslu hukukçular olmadığı sürece bu böyle devam edecektir.

2- Bu  paketle birlikte Terörle Mücadele Kanunun(TMK) 6. ve 7. maddelerine 'cebir,şiddet veya tehdit içeren yöntemleri meşru göstermeyen,teşvik etmeyen' şeklinde ibareler yerleştirilecektir. Rahatlıkla söyleyebilirim ki kanun metnine eklenecek bu ibarelerin hepsi birer laf salatasıdır ve öncekinden farklı hiçbir durum ortaya koymamıştır.
Şöyle ki; TMK'nın propoganda suçunu düzenleyen 7/2 maddesinin 2003 yılındaki hali aynen şöyleydi: '(Değişik İkinci Fıkra: 07.08.2003/25192-4963/30 md.)Yukarıdaki fıkra uyarınca oluşturulan örgüt mensuplarına yardım edenlere veya şiddet veya diğer terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşyüzmilyon liradan birmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir.'
Bir fark var mı sizce :) Yasa bu haliyle 2006 yılına kadar uygulandı ve ne öncekilerden ne de şimdikilerden farklı hiçbir uygulaması,yansıması olmadı.Nitekim 2006 yılında hükümet bir daha değiştirip gereksiz kelimeleri attı ve bugünki halini aldı.Kürtlerin en çok mağdur oldukları kanun maddelerinden biri budur ve kanun dili ve metni ne kadar değişse de uygulama hep aynı olmuş ve iktidarlar da uygulamadan asla şikayet etmemiştir.Aslında herkes 'propoganda' suçunun nasıl düzenlenmesi gerektiğini biliyor velakin sorun çözmek değil de biraz daha etrafından dolanmak gaye olunca işte böyle dönüp dönüp dolaşıyoruz.Hatta diyebilirim ki yeni düzenlemeyle birlikte propoganda suçunun kapsamı genişleyecek ve mağduriyetler artacaktır.Nasıl mı? şöyle; Misal siz dediniz ki ; Diyarbakır Cezaevi olmasaydı örgüt de olmazdı veya Arınç dedi ki ; ben olsam ben de dağa çıkardım veya ahmet altan dedi ki; dilini yasaklayacaksın,uluderede bombalayacaksın,köyünü yakacaksın, dağa çıkmasın da ne yapsın.( bu mealde çokça yazıları vardır) Açıkça söyleyebilirim ki Yeni düzenlemeye göre bu ifadeler 'şiddeti meşru gösterme' olarak değerlendirilecek ve kesinlikle yargılama konusu yapılacaktır.Dün böyleydi,bugün böyle yarın da böyle olacaktır ne yazık ki.Yasada reform olarak nitelendirilebilecek hiçbir düzenlemenin olmadığını zaten uygulamaya başlanmasıyla birkaç ay içerisinde göreceğiz.
'
3-4. yargı paketiyle birlikte TMK 6/ 2 maddede düzenlenen 'örgüt açıklamasını yayınlama' suçuna da 'cebir şiddet' unsuru eklendiğini söylemektesiniz.Mevcut yasada bu suça 1 yıldan 3 yıla hapis cezası öngörülmekte.Peki bu yasanın 2006 değişikliğinden önceki hali nasılmış ? İşte böyle :
'Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basanlara veya yayınlayanlara beşmilyon liradan onmilyon liraya kadar ağır para cezası verilir. Bu Kanunun 14 üncü maddesine aykırı olarak muhbirlerin hüviyetlerini açıklayanlar veya yayınlayanlar beşmilyon liradan onmilyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır'. Şaka gibi değil mi ? Sadece para cezası öngören bir yasayı 2006 yılında hapse çevirdiler.Şimdi birkaç kelime daha ekleyecekler ama hapis baki kalacak. Sizce hangi yasa daha iyiymiş? Ceza hukukun temel ilkeleri gereği lehe olan şüphesiz ki 'para cezası' içermesidir.Para cezasını hapis olarak değiştirdiler ve şimdi birkaç kelime ekleyecekler diye mutlu olmamız bekleniyor.Toplumsal hafıza kör ve sakat olunca insan unutuyor işte.Yasanın 2006 yılından önceki hali zaten daha iyiymiş.Bu yapılan düzenleme yeni hiçbir şey getirmeyecektir.Hapis tehdidi olduğu gibi kalacaktır.Oraya eklenen kelimeler de bir anlam ifade etmeyecektir.Çünkü her örgüt açıklamasında öyle veya böyle bir şiddet çağrısı bulacak müthiş savcılarımız ve hakimlerimiz vardır.Ayrıca sizin de bildiğiniz gibi Kürt gazetecilerin hiçbiri TMK 6/2 maddesinden yargılanmamakta olup hepsi örgüt üyeliği veya yardım suçlarından tutuklu bulunmaktadır.Esasen fiilleri TMK 6 kapsamında olsa dahi bu maddedeki ceza miktarının düşük olması ve tutuklamayı gerektirmemesi sebebiyle üyelik suçuna başvurulmaktadır.TMK 6/2 maddesi olsa olsa bir kandile gidip röportaj yapan türk gazeteciler için uygulanacak bir maddedir.Kürtlere uygun ve reva görülen zaten daha ağır cezalar öngören üyelik suçlarıdır.

4- 4. yargı paketi hukukdışı sebeplerle örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle hapiste olan milletvekilleri,belediye başkanları,avukatlar,sendikacılar,öğrenciler,il meclis üyeleri,gazeteciler,yazarlar açısından yeni hiçbir şey getirmiyor.Belki 1-2 tane taş atan çocuk bırakılabilir ama örgüt üyeliği saçmalığıyla yargılanan binlerce kişi içerde kalmaya devam edecektir.Kusura bakmayın ama bu saçmalığı alkışlamaya yüreğim elvermiyor.Eminim elinizi vicdanınıza koyduğunuzda bana hak vereceksiniz.

 Yazı uzadı biraz.Meramımı anlatmaya çalıştığım bu yazıyı okumanız,anlamaya çalışmanız ziyadesiyle mutlu edecektir beni.Şimdiden teşekkürler,İyi çalışmalar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

12 Eylül bildirisinin tam metni

15 Temmuz darbe girişimi bildirisinin tam metni