Taziye
Eren Keskin için…
Fatma Sevgi Keskin’in anısına…
Eren, tabutun üzerindeki yemeniyi okşuyor. Anneye veda. Annenin anısına merhaba. Sevgilimiz Eren Keskin, sevgili annesini uğurluyor. Konuşmuyor hiç.
Konuşmuyor mu? Yüz konuşuyor. El konuşuyor. Yemeninin üstünde bütün ömrünün cümlelerini dokuyor.
…
Konuşmanın sözle olmadığı yerler var. Olamayacağı. Mezar başı mesela. Defin. Hazinemizi saklıyoruz.
Toprak açılıyor. Toprağın içinde bir boşluk. O boşluk bir sevgili gövdeye dolacak. Yeni kazılmış mezarın başındayız. Sevdiğimiz birini, sevdiğimizin sevdiği birini toprağa vereceğiz. Saklayacağız.
Toprağa vermek: Topraktan geldik, topraktan aldık kendimizi, oraya dönüyoruz, oraya veriyoruz kendimizden olanı. Yere aitiz. Yerdeniz. Topraktan.
Kefen, çıplak geldiğimiz hayata vedanın giysisi, toprakla aramızdaki ince zar. Kefen, beyaz. Beyaz. Bütün renkleri geri çeviren beyaz. Ölüm haberi, ölüm sözü karadır belki ama ölümün rengi beyaz, her ışığı geri çevirenin rengi. Kefenli bedeni toprağa indiriyoruz. Alıp eve götürmek isteriz ama toprağa indireceğiz. Hıçkırık. Kaldırıp götürmek yerine bırakıp çıkmak. Hıçkırık. Toprak. Toprağın dili, hıçkırık. Toprağı açmak, sonra açtığımız yere kefenli sevgilimizi indirmek, üstünü örtmek, toprakla. Ne konuşacağız ki?
Ama konuşma var, her an, her kıpırtı, her kıpı bir konuşma ama sözle değil. Konuşma gözlerdedir. Konuşma bakışlardadır. Konuşma ellerdedir. Gövdede. Yüzde. Yürüyüşte, yürüyüşe hiç benzemeyen, hiçbir yere gitmeyen, mezarın etrafında, yanında, yöresinde dolanan. Birbirinin etrafında, yanında, yöresinde. Sevdiğimizi toprağa veriyoruz, kendimizi birbirimize.
Atılan her avuç toprak, her kürek toprak bir sözcük, bir cümle, bir koca sözler akışı. Sessiz sözcük, sözcüksüz cümle. Cümleler.
Arkadan yüksek sesle Kuran
ve ağlama...
Kuran'a eşlik edebilecek tek söz hıçkırık. Kuran’la, tanrı sözüyle beraber, iç içe, insan sözü, tek mümkün insan sözü: Hıçkırık. ve gözyaşı. ve sessizlik.
Toprak keseği üstüne toprak keseği. Kimse ne yaptığından emin değil, belki farkında bile değil ve ama şaşırtıcı biçimde herkes ne yaptığını bilir. Biliyor. Ağlayan, ağlamayan, yere bakan, taşa bakan, keseklere bakan, gökyüzüne bakan, emin. Olan bitenden, yaptığından. Yapmadığından. Konuşmanın sözle olmadığı yerdeyiz.
Konuşma sözde değil, anlam söylenende değil, yapılanda. Seste ve eylemde. Toprak keseği üstüne toprak keseği. Gözyaşı peşinden gözyaşı. Kucaklaşma üstüne kucaklaşma. Sevgili bedeni gömerken, birbirimize de gömülüyoruz. Ayaktaki toprağız her birimiz bir diğerimize.
Konuşmak, bir boşluğu doldurmak. Konuşmak, tek başına konuşmak, konuşmanın asıl içeriği. Anlam, konuşmanın sesinin, seslenmenin, ses alıp vermenin anlamından sonra gelen anlam; iç çekmenin içindeki anlam. Yüz yüze bakmada beliren anlam, dokunmada, sarılmada beliren anlam, ağlamada, birlikte ağlamada.
Cenaze yapamayan toplumun pek de toplum olmadığı o yüzden mi söyleniyor? Konuşmadan konuşabilen toplum, cenazesini toprağa teslim etmeyi bilen toplum. Sessizce yere bakmayı bilen. Sessizce gökyüzüne bakmayı. Tabutu omuzlamayı. Tabutu indirmeyi. Yüz yüze bakmayı. Ağlamayı. Dokunmayı. Sarılmayı. Kucaklamayı bilen.
Yorumlar
Yorum Gönder