Kayıtlar

Mart, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Devlet, deprem ve çocuk

Ahmet Hamdi Tanpınar'dan  Ahmet Hamdi Tanpınar'a Behçet bey düşlere yatıyor Düş görenin kim olduğunu Artık anlamasa da S ürekli yaz yağmurunda Behçet beyin belleği Kendisi sonbahardaysa da  B ahara doğru koşuyor Behçet beyin ömrü Bedeni kışa giriyorsa da Behçet beyin eli Saat ayarlıyor durmadan Zaman hakkında bir fikri kalmasa da (Kalem, kağıt ve mürekkeptir Behçet beyin tüm varlığı. Bu yüzden ne içinde zamanın, ne büsbütün dışında. Sayfalar kapanınca uyanıyor mudur Behçet bey? Uyuyor her seferinde, sayfalar açılınca. Bu yüzden hem içinde zamanın Behçet bey, hem büsbütün dışında.)

Eski Zaman Kadınları

Bakan oturmuş öğrenci öğütler

Resim
Bir bakan,  kendisini yumurtayla  protesto etmek isteyen genci  karşısına alıp öğütledi.  Sonra da öğütlerini bize anlattı.  Bir çocuk, kafası presle ezildi.  Herkes sustu.

Hükümetim tek, kadehim sek!

Başbakan'ın CHP'yi rakıyla dövmesine kaç puan? Şöyle mi yani: Siyasette tekçi, rakıda sekçi!

Konuk yazar: Serdar Adanır, 4. Yargı Paketi'ne dair: Elinizi vicdanınıza koyduğunuzda...

Bu bir mektuptur. Serdar Adanır'ın bana yolladığı bir mektup. Radikal'de, dördüncü yargı paketine ilişkin çalışmam çıktıktan sonra geldi. Bana bir eleştiri bir yanıyla, asıl önemli yanıyla ise aslında bu küçük, gürültülü ama hiçbir sadre şifa olmayan paket hakkında sıkı bir eleştiri. Benim o yazıda yer almayan yönleri deşifre ediyor. Merakı olanlar için okumaya değer. Serdar Adanır'ın izniyle mektubu olduğu gibi aşağıya alıyorum.

Mehmet Sait Taşkıran'ın Goranîlerle ilgili videosu Pir Şaliyar'ın düğünü...

Resim
Atlas dergisinin Mart sayısında, Mehmet Sait Taşkıran'ın Goranîlerle ilgili yazısı var. Bir gezi yazısı. Fotoğraflar şahane. Bir de video yüklemiş Mehmet Sait Taşkıran ağa, ahan o videodur...

Temel haklar pazarlık usulüyle düzelmez (4. yargı paketindeki sorunlara kısa bakış)

4. Yargı paketinde gerçekten  önemli hamleler var.  Fakat bu hamleler, temel hakların  pazarlık usulü ve perakende  dağıtılması alışkanlığına  kurban gidiyor; yarım kalıyor.  Pakete “reform” diyeceksek  ya  Meclis’ten bu haliyle çıkmayacak,  ya da kısa sürede beşinci, altıncı paket çıkacak.

Necati Bey'in döne döne redifli gazeli

Divan şairlerinden Necati Bey'in, Şeyh Bedrettin için söylendiği kabul edilen "döne döne" redifli iki gazelinden biridir...

Döne döne okunmalı Bedrettin

Resim
Kültür Bakanlığı, Şeyh Bedrettin kitaplarını basmaya başladı. "Devlet" şeyh için daha önce iki şey yapmıştı: Osmanlı'yken astı. Cumhuriyet'ken kemiklerini (35 yıllık bir savsaklamayla da olsa) defnetti. Şimdi kitaplarını basıyor. Bu üçüncüsü, en iyisi.  Ayağı yer mi basar zülfüne berdâr olanın Zevk ü şevk ile verür cân ü seri döne döne * Osmanlı 16. Yüzyıl şairlerinden Necati, Şeyh Bedrettin için söylendiği kabul edilegelen ‘döne döne’ redifli gazelinde böyle tasvir eder Şeyh’in darağacındaki halini. Şeyhin bu en eski betimlenişi, adının etrafında 20. yüzyıl boyunca gösterilen ilgiyi de niteler: Gerçekten de Şeyh, edebi, entelektüel, siyasal ilgilerin odağı olmuş, döne döne okunmuş, hakkında neredeyse her türden metin üretilmiştir. 

Şu fakir Kürtçe!

Beyefendi, bir çevirmenler derneğinin başında. Çeviri, şu zor iş. Şu birbirinden zorlu “iki efendiye hizmet” işi. Babil’den beri insanın insanla anlaşması için yapılan iş. Çevirmen, o zor işi yapan kişi. Bir tür çevirmenbaşı beyefendi, diyor ki, “Kürtçe hukuki talepler dile getirilemez, Türkçeye çevrilemez.” Hani, sözde, yargı huzurunda Kürtçe savunma imkânı girdi ya kanunlarına Türkiye Cumhuriyeti’nin. Hani sözde demokratikleşme, ilerleme filan adımı ya bu. Başçevirmen beyefendi girmiş araya, “ bu dille hukuki taleplerin dile getirilemeyeceğini ” dile getirmiş. Kişisel cehaletini dile vurmuyor hayır. Kürtçe konusundaki cehaletini de, Türkçe konusundaki cehaletini de, dil konusundaki cehaletini de. Cahil kişi, boş kişi, böyle saçmalayamaz. Böyle saçmalayabilmek için dolmak lazım. Dolu olmak. Doldurulmuş olmak. O, Kürtçeye ve Kürtlere yönelik devlet tedrisatının meyvelerini masaya koyuyor. Devlet tedrisatı ve onun hem öğrencisi hem baş yardımcısı medyadan akıtılan acı, tatlı ama h

Büyüttüm besledim asker eyledim

Resim
İnsan ölmeden asker doğmaz.  Vesayetçi arzu ve eylemleri  tartışılan ordunun  sıra kışladaki intiharlara gelince  korumaya alınması,   ordunun ‘toplumu adam etme’  fonksiyonunun onayı demektir. 

Rekabet gücü sana canımız feda!

Ağır işlerde  çalışma yaşı 16’ya indirilmiş.  Mübarek olsun.  14’e, 12’ye inmedi diye  sevinebiliriz bile. Türkiye’de ‘çalışma’yı düzenleyen kanunlar, “çalışma hayatı”na hâkim kültürle kötülük yarışı içinde. Bir yerlerden hasbelkader bir iyi norm alınmaya görsün, bir başka yerden bir kazanımda bir gedik mutlaka açılıyor. İş güvenliği denilen mevzuat alanında bir yıldır süren hummalı düzenleme iştahının yeni lokmalarından biri, geçen hafta Vatan gazetesi duyurmuştu. Haberin, düzenlemenin özü basit: Ağır işlerde çalışma yaşı 16’ya indirildi yeniden. Mübarek olsun.