Daima iki adalet var, bize sunulan: Vitrinine altın varaklı “eşrefi mahlûkat” levhasını asıp, levhanın arkasında copladığı ya da havaya uçurduğu çocuklar için en ufak bir hesap verme ihtiyacı duymayan bir iktidarın adalet En geniş han, celladınki. Heryerlerden gelen kurbanlar orada ağırlanıyor. (Edmond Jabes, çeviri Levent Yılmaz) Dünkü yazıda , “sıra dayağı”nın idari ve hukuksal bir kurum olduğunu öne sürdüm, oradan devam. Önce biraz eskiye gidelim. Eski Yunan’a. Tarihçi Tukidides (ki sıkı bir demokrasi düşmanıymış), 30 yıl savaşlarının yıkımını tasvir ederken çarpıcı bir gözlemini aktarır: Dil de bozulmuştur. Kabalaşmış, çirkinleşmiş hatta öyle bir hale gelmiştir ki, “kelimeler anlam değiştirerek şimdi kendilerine verilen yeni anlamları yüklenmek durumunda kalmıştır.” (Batı’nın İnsan Doğası Yanılsaması’ndan, Marshall Sahlins, BGST Yayınları) İŞKENCEYE SIFIR DİKKAT! İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, 14 Temmuz Amed olayları nede