Kenan Evren Öldü Demekle Ölmüyor
Seçim
var ya yakında, işte oradaki yüzde 10 barajı olarak yaşıyor. Barajı beğenen
herkes olarak yaşıyor. Barajlı demokrasiyi beğenen herkes olarak yaşıyor.
Yaşıyor, savaşıyor Kenan Evren.
Okullarda
din dersleri var ya, oradaki mecburiyet olarak yaşıyor. Mecburi din derslerini
beğenen herkes olarak yaşıyor. Alevileri Sünnileştirmek isteyen herkes olarak
yaşıyor. Alevi köylerine cami yapma arzusu olarak yaşıyor. Yaşıyor, sataşıyor Kenan evren.
“Kürt
sorunu diye bir şey yok” lafı var ya, orada yaşıyor. Rahmetsiz, “Kürt yoktur” derdi; “Türk ile Kürt
kardeştir” derdi, “Bakın ismin içindeki harfler bile aynı, T, Ü, R ve K… O
kadar kardeş. Başka da sorunumuz yok zaten” derdi. Şimdi de “Sorun yoktur”
deniliyor. “İkisi de Müslüman. Sorun var diyenler Zerdüşt” deniliyor. Yaşıyor,
bulaşıyor Kenan Evren.
İçimizdeki Ertuğrul Özkök olarak yaşıyor, misal. Bir zamanlar Ertuğrul Özkök’ten nefret
edenlerin kurdukları gazetedeki yeni Ertuğrul Özkök’ler olarak yaşıyor, hani şu
namaza gittiği için namaza gitmeyen Ertuğurul Özkök’ten farklı olduklarını
sananlar. Yaşıyor, yavşıyor Kenan Evren.
Kenan
Evren, soykırım inkarcılığı olarak yaşıyor. Ortaokul öğrencisi olarak, “Ermeni
uşağı ipne Fransa” diye bağırtılan kalabalığın nasıl, nerede, niye kurulduğunu
iyi hatırlamıyorsam da, zaten öldürülmüş olan Ermenilere üzülmek yerine, henüz
ölmemiş olan Ermeniler bulunduğu için üzülmek gerektiğine dair dersleri o dönem aldığımı iyi hatırlıyorum.
Soykırıma
karşı üç parti birleşirken, üç liderin fotoğrafı üst üste konulsa, altında
Kenan Evren çıkabilirdi. Yaşıyor, klonlaşıyor Kenan Evren.
Kenan
Evren yaşıyor. Aldığı oy oranıyla meşruiyet arasında bağ kuran ne ilk, ne son
kişiydi, ama Napolyon ile alaturka Napolyonlar arasında bir yerde önemsiz bir
kilometre taşıdır. Ocağımıza dikili incir gibi. Kenan Evren yaşıyor, yayılıyor.
Kenan
Evren yaşıyor. Meydanlarda Kuranı Kerim sallamayı icat eden ikinci kişidir
tarihte, “Ne yapayım ben öyle aydını” formülünü icat eden birinci kişi de
olabilir, kim bilir? Kenan Evren yaşıyor, yanaşıyor.
NOTLAR:
Uzar gider bu. Uzatmak gelmedi içimden. Şu kadarını söyleyebilirim ama, Ertuğrul Özkök "her durumda en dürüst şeytan" olma düsturunu bırakmayarak, bir daha şaşırtmadı beni. "O hiç değilse dürüst" demeyeceğim elbette, tüm çıkışları gibi bu da "dürüst olma" gösterisinden ibaretti.
Bir de iş dünyası/iş adamları, kadınları, her neyse o cins için söz etmek gerekli belki. Ne söz edilecek, onlar kârlarına bakar, Kenan Evren'i de, Recep Tayyip Erdoğan'ı da aynı ölçüyle sever, kullanır, emer, vergilerini verir, sonra da hiç sevmemiş, görmemiş, bilmemiş gibi yaparlar. Neticede Kenan Evren, onların tatlı kârlarının bekçi Murtazası idi, onlar kârlarını artıran Evren'in resimlerine para bayılan kanlı cahillerdi. En çok parayı, Evren'in çizdiği kanlı "Türkiye ve Kürdistan" resmine verdilerdi...
Bir de şunlar var:
Giyotin yılı 1980
Haydi paşalar Galatasaray'a!
Kenan Evren'e ne soracaksınız?
Kenan Paşa'nın savunması iddianame oldu
Kenan Paşa çok mutludur şimdi!
Nasıl Kenan Paşa'nın avukatı oluverdim?
Yorumlar
Yorum Gönder