Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Narin Güran vakası 2: Sessizlik ihtiyacı, sessizlik ithamı

Resim
Gürültü üzerinde durduk dün, bugün “sessizlik” meselesinden devam edeceğim, hep olduğu gibi sabır rica ediyorum, uzun ve uzmanlar dışında sıkıcı bulunacağı kesin olan meselelere gireceğim, derdimi iyi anlatabilmek için mecburum buna, bağışlayın. Çalışmanın bugünkü bölümünde meselenin tamamen çığırından çıktığı, “gürültü”nün kişilerin temyiz kudretini sarsmaya başladığı 31 Ağustos’tan önceki bazı vakalar ele alınacak ki sonrasında olan bitenleri anlamaya bir hazırlık olarak da okunabilir.     BİRİNCİ SESSİZLİK: SUSUN, YARGI ÇALIŞIYOR!   Başlayalım o halde: Yargıda önemli iki “sessizlik” vardır. İlki sağlıklı soruşturmayı/kovuşturmayı sağlıklı yürütmek için gerekli sessizlik. İkincisi Narin Güran dosyasında özel bir boyut kazanan, kısa süre içinde bir “karine” haline gelerek masumiyet karinesini yok eden “aile fertlerinin (hatta bütün köyün) sessiz kalarak suçu gizlediği” iddiasında dillendirilen sessizlik. İlk sessizlik kuralının gereği neredeyse bütün medya, bürokrasi, ...

Narin Güran vakası 1:Kuzuların sessizliği, kurtların gürültüsü

Resim
  Hüküm Allah’ındır; nihai, mutlak, kusursuz hüküm onundur. İnsan hükmü kusurludur, hiç kimse, en yetkin yargıç ve en yetkin yargı teşkilatı bile kusurdan münezzeh değildir. Bu nedenle “Yargılamayın yoksa siz de yargılanırsınız” kelamı edilmiştir. Tanrı adil olmayı emreder, adil olmayan cevreder, zalimlerden olur. Fakat nasıl adil olunacağını söylemez. Adalet için çaba göstermek insanın görevidir. Adaletin peşin formülü olmaz, o daima bir arayış, bir çaba, bir mücadele alanıdır. Peşin formül olmadığı için ve hüküm Allah’ın olduğu için yargıçlar “gerçek” ya da “hakikat” olarak değil, “vicdani kanaat” ile hüküm verirler. Aynı nedenlerle adli muhakeme dahil her tür muhakeme kurallara, kaidelere bağlanmış, geliştirilmiş protokollere, özelleştirilmiş yöntemlere tabi tutulmuştur. Sadece yargıç değil, savcı değil, avukat değil, herkes bu kurallarla bağlıdır. İlgili ilgisiz herkesin kurala uygunsuz, kaideye aykırı, protokollere duyarsız, yöntemlere bigane hareket edilen yerdeki yargı sadec...

Alevi-fobi ihalesindeki üniversite: Yalçın Çakmak'ı rahat bırakın!

Resim
      Şu Munzur Üniversitesi Aleviliği, Alevileri pek sever. Hacı Bektaş’a “hünkar” demişliği bile vardır. Pir Sultan Abdal’ı direnç, Seyyid Nesimi’yi aşk kelimeleriyle birlikte anmayı bile bilirler. Gerçi bütün bu lafları bir Alevi olan Merdan Yanardağ’ı taşa tutmak için bir araya getirmişlerdi ama olsun, Aleviliği Alevilerden bile koruyacak kadar severler demektir bu, di mi ama?  Bu Alevi sevgisiyle Munzur suyu gibi taşan üniversite tutmuş Yalçın Çakmak’a inceleme başlatmış. Niye? Çünkü Çakmak, Alevi mitolojisinin temel öykülerinden Kırklar Cemi anlatısından paylaşım yapmış. Bir yurttaş hemen, “Paygamber aleyhine algı oluşturuyor” minvalinde CİMER’den uyarmış herkesi. Elbette Alevi sevgisinin engelleri parçalayıp geçen taşkınlığından gözü bir şeyi görmez hale gelen Üniversite tutmuş Yalçın hocaya inceleme başlatmış. Öyle ya Aleviliği Alevi mitolojisinden bile korumak gerekir, o zaman mitolojiye atfan paylaşım yapanların derhal incelenmesi gerekir çünkü Aleviliği Al...

Erdal Erzincan'dan razıyım!

Resim
      Evvela açık, sarih, tartışmasız, kuşkusuz biçimde söyleyeyim: Erdal Erzincan’dan incinmedim, hatta onun incinmiş olma ihtimali beni daha çok incitiyor. Erdal Erzincan’dan razıyım. Niyetinin sahihliğine ve yol ereni oluşuna şahidim. Onu inciten sözlere rızalığım yoktur.    Sonra meseleye geleyim: Evet, Erdal Erzincan’ın söylediği şey hatalıdır. İfade olarak hatalıdır. İçerik olarak hatalıdır. Zamanlama olarak hatalıdır. Mecra olarak hatalıdır.  Fakat önce bazı tashihlerle konuşmak lazım:  Erdal Erzincan “Kürt Alevi olmaz” demiyor.  Erdal Erzincan “Kürt Alevi olmasın” demiyor.  Erdal Erzincan “Kürt Alevi ikincildir” demiyor.  Erdal Erzincan “Kürt Aleviler Türk olsun” demiyor, “Türk’tür” hiç demiyor.    Peki hatası ne?  İfade olarak: İbadet dili ile ayin dilini eşitlemesi bile yeterince ciddi bir hata. Mesela ayin dili diyelim ki Türkçe olsun, bu “ibadet” dilini etkilemeyecektir çünkü Türkçe bilmeyen biri ibadetini doğa...

Hasret Gültekin'e otuz yıllık hasretim"

Resim
Pir Sultan’ım yaratıldım kul deyi Zalımların elinde mi öl deyi Sesi hâlâ kulaklarımda: “ Rabe em herin wî tay.” “Kalk karşı yakaya geçelim.” “Wî tay” , karşı yaka, ırmağın, dağın öte yanı. Hasret  “wî tay ”ı, ((Türkçeleştirerek  “ütay”  ya da  “utay”  diye söyler ve) “ ütopya ”nın Kürtçe karşılığı gibi görürdü. Hasret’in doğduğu “ Han Köyü”  (Gundê Xanê) de dahil Koçgiri’de her bahar xortên nûcîvan delikanlılık çağındaki gençler, kar sularının erimesiyle çoşmuş ırmağa dönmüş derenin öte yakasına geçmeye can atarlar. Aileler için kabustur bu heves, dere insan boyunda kayaları tahtadanmış gibi sürükleyip götürürdü çünkü. Hasret’e göre “ütopya”larımıza ulaşabilmek için, coşkun akan sellerden öte yakaya geçme cesaretini göstermek lazımdı. “ Öte yaka ”ya düşmanca bir kundaklamayla gideceğini, gidip bir daha dönmeyeceğini nereden bilirdik? Baharın açtığı sınavdı  “wî tay” a geçme sınavı, bu sınava girmek şarttı. Dünya bizsiz de dünyaydı belki ama ona katılma...

“Ya sev ya terk et” bitti, şimdi “Ya onlar ölecek ya biz” devri

Resim
    2 Temmuz ateşi yıllar geçmekle sönmez ama iki gündür gördük ki ateşi yakma arzusu da sönmüyor. Son iki günde öğrendik ki “Ya sev ya terk et” sloganı çöpe atıldı artık, bir gece ansızın geldiler ve sloganı değiştirdiler. Şimdi “Ya onlar ölecekler ya biz öleceğiz” evresine geçtik. Geçiş anını da canlı ve korkuyla dolu yaşadık.  Büyük Doğu Akıncıları Derneği İstanbul İl Başkanı Alper Kaan Aykut, Leman Dergisi’ne saldıran gruba seslenirken söyledi bunları: “Burası Müslüman Anadolu toprağı. Herkes şunu unutmasın: Ya biz gideceğiz ya onlar gidecek. Ya onlar ölecekler ya biz öleceğiz. Allah Resulü bizim canımızdan değerli. Biz o nurla can vermeye de can almaya da hazırız!”   “CAMI BİLE KIRAMIYORUZ”   Çok emindi kendisinden, “ölmeye, öldürmeye hazır” olduğu da açıktı. Dergi binasının önünde toplanan kışkırtılmış kalabalığın sloganları hazırlığı kanıtlamak istiyor gibiydi: “Kafir köpekler hesap verecek. Kemalist köpekler hesap verecek.” Leman’ın Kemalistleri de birço...